Yıllarca oyunun konusu 2.Dünya Savaşı üzerine kurulmuştu ama bu sefer yeniliğe gidilerek konu değiştirilmiş. Yeni oyun Afganistan’da ve 2001 ile 2004 yılları arasında geçiyor. Yani bu sefer karşımıza modern savaş unsurları çıkıyor. Oyundaki askerler ulaşılabilecek en yüksek profesyonel özel tim olan Tier-1′den oluşuyor.
Oyundaki görevler de iki ayrı şekilde gruplandırılmış. Bunlardan ilki büyük bir grup halinde jeepler, tanklar, panzerler ve yaya askerler ile birlikte hava desteği eşliğinde Afgan halkının evine terörist aramak için yapılan baskınlar. Diğer bir oynama seçeneği ise yüksek eğitimli bir tim ile küçük bir grup halinde daha gerçekçi bir şekilde oynayabilmek. Örnek göstermek gerekirse; oyunda 4 eğitimli özel tim üyesi kendilerini taliban üyesi olarak gösterip ve onlar gibi giyinerek aralarına sızıyorlar ama bir kontrol esnasında aslında onlardan biri olmadıkları ortaya çıkıyor. Daha sonra da askerlerin hayatta kalma mücadelesi başlıyor.
Battlefield: Bad Company 2 eksiksiz bir macera sunuyor oyunseverlere. 7 saat gibi ortalama sayılabilecek bir süreye sahip hikaye modunda durmak bilmeyen bir aksiyona sahip ve eğlenceli dinamikleri sayesinde bitmesini istemeyeceğiniz bir macera olarak dikkat çekiyor. Asıl aksiyon ise online arenada. Dört tane oyun moduna sahip oyun kendine has karakter gelişim sistemiyle ve ekip ruhuna saygı duyan oyun yapısıyla saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir eğlence vaadediyor. Bu oyunu MW2 ile karşılaştırmak oldukça yersiz aslında. MW2 saf aksiyonu takım ruhunu ve saf gerçekliği çok da umursamadan sunmasıyla popüler zaten. BC2 ise aksiyonu geniş plana yayan, takım ruhuna az da olsa sırtını yaslayan ve pek çok aracı da kullanmanıza izin vererek heyecanı farklılaştıran bir oyun. Eğer bu oyun yapısını severseniz, bütün bir yıl boyunca oynayacağınız multiplayer oyununuzu buldunuz demektir.
BOPS’un senaryosuyaratıcı ve tatmin edici şekilde yazılmış. Senaryo, Küba'nın işgal edildiği Bay of Pigs harekatında birgrup askerin Fidel Castro'yu öldürmeye çalışmasıyla başlıyor. Castro'yu öldürüp göreve devam ederken işler sarpa sarıyor ve aslında Castro'nun benzerini öldürdüğümüzü anlayıp, Mason denen elemanın geride kalıp yakalanmasıyla hikayedallanıp budaklanıyor. Hikaye fena değil, peki oyun içindeki sunumu nasıl? Sunum gayet hareketli, dur durak bilmeden sürekli geçmişi hatırlayarak harekat grubumuzdaki farklı askerleri yönetiyoruz. İşkenceyle başlayan ilk sahneler ve beyne elektriği yedikçe geçmişi hatırladığımız olayları yeniden yaşamamız iyi düşünülmüş, oyuncuyu hikayeye ısıtan detaylar. Araçkullanımı ve sürekli bir ekiple hareket etmemiz, operasyon hissini güçlendiriyor. Yani bana kalırsa MW2'nin kurgu geleceksenaryosundan katbekat iyi düşünülmüş bir hikayesi var.
Dönem olarak bu kez Soğuk Savaş'ı konu alan oyunda gerginliğin sahne arkasında olanlar bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor. Oyun Küba, Vietnam, Ural Dağları gibi yerlerde geçecek. Call Of Duty serilerinde daha önce hiç olmayan bir çok özellik, Call Of Duty Black Ops'la oyunseverlerle buluşacak. Bunlardan en önemlisi kuşkusuz takım arkadaşlarınıza emir verme özelliği olacak.
Bilindiği üzere Modern Warfare 1'den sonra İkinci Dünya Savaşı temalıWorld at War satışa sunulmuş ve önceki oyundan düşükpuan almıştı.Yeniden modern diyarlara geri dönen yapımcılar, gelişmiş grafikler ve daha iyi oynanabilirliğin yanında, film kıvamında bir kurgu sunmayı da başarmış.
Hikaye çeşitli entrikalar ile dünyanın bir ucundan diğer ucuna yapılan operasyonlarla çeşitli kilit isimleri yakalayarak anlatılmakta. Rusya, Amerika, Brezilya, Kazakistan ve Afganistan gibi bir çok ülke de çeşitli bölgeleri sabota edip kilit isimleri yakalamaya çalışıyoruz. Yine ABD ve İngiliz ordusuna bağlı timlerin eş zamanlı operasyonları ile anlatılıyor hikaye. CoD4'ten hiç bir eskiği olmadığı gibi, fazlası ile karşımıza çıkan bir hikaye sunumu var. Oyunun kurgusu ve yaşanan olaylara göre akışı mükemmel bir uyum içinde ilerliyor. Zaten bir askerin perspektifinden izlediğiniz bir savaş filmi olarak düşünebilirsiniz, zira oskar ödüllerine layık bir savaş filminden farkı yok CoD: Modern Warfare 2'nin.
Call of Duty serisinin son 2. Dünya savası oyunu. Bu sefer savaş Pasifik'te ki Jopanlarla savaşı konu almaktadır.World at War'ın oynanışı serinin önceki oyunlarına benzerlik göstermektedir. Oyuncular düşmanlarla, görevler sırasında koruma ateşi açarak yardımda bulunan, düşmanlara ateş eden, giriş için odaları temizleyen yapay zekalı takım arkadaşlarının yanında çarpışacaklardır.Kurgu 2.Dünya Savaşı Zamanına döndüğünden Call of Duty serisindeki diğer oyunlarda Thompson makineli silahı, Mosin Nagant tüfeği, ve Panzerschrek anti-tank roket atar dahil olmak üzere görülen silahlar ve teknoloji yeniden takdim edilmiştir. Oyuncu tüm bu silahları kullanabilmekle fakat, el bombalarının dışında sadece iki silah taşıyabilmektedir. Öldürülen düşmanların silahları yerden alınabilmekte ve oyuncunun cephanesine eklenebilmektedir. Oyuncular aynı zamanda ele geçirdikleri silahlarda ek parçalara rastlayabilmektedir buna hafif tüfek bombalarıyla donatılmış silahlar, teleskopik görüş ve süngüler dahil edilebilir.
Call of Duty(COD) serisinin ilk oyunu çıktığı zamanlarda biz FPS ve 2. Dünya Savaşı severler hemen hemen hepimiz Medal of Honor(MOH) oynuyorduk. Call of Duty’i oynayan bir çok oyuncu çok büyüleyici bir atmosfer ile karşılaşmıştı. Grafik olarak da MOH’tan daha iyiydi. Kısacası Call of Duty çıkar çıkmaz bizi mest etti. MOH’ta güzel oyundu ama sonralardan bozdu diye düşünüyorum. Call of Duty ise her yeni çıkan oyununda biraz daha iyi iş çıkardı ve biz oyuncuları hep mutlu etmeyi başardı. Şimdi ise oyunun bize sunulan son halkası olan Call of Duty 4: Modern Warfare’e kavuşmuş bulunmaktayız. Bu oyunun COD serisinin diğer oyunlarından en önemli farkı 2. Dünya Savaşı konulu olmaması. Bu, bir kısmımızı hayal kırıklığına uğratmakla birlikte bir kısmımızı ise meraklı ve heyecanlı bir bekleyişe sevk etmişti. Oyun çıktığına göre herkes fikrini daha rahat belirtebilecek artık. Yavaş yavaş Modern Warfare’in derinliklerine inmeye başlayalım.
-Weapons free! (Ateş serbest!)
Oyunu açınca bugüne kadar yayınlanan videolardan dolayı çok da yabancı olmadığımız bir giriş(intro) ile karşılaşıyoruz. Girişten sonra bizi gayet sade ve hoş bir menü karşılıyor. Oyunu başlattığımızda bize birkaç atış talimi yaptırılıyor. Grafikler harika! Ayrıca sistemi de çok kasmıyor. (Test sistemi yazının en altında) Modellemeler çok güzel. Oyunda birbirinden güzel 70'e yakın silah kullanacağız. Etrafa biraz bakındıktan sonra oyundaki zorluk derecemizi belirlemek için bir teste tabii tutuluyoruz. Resimden de görüldüğü üzere testi bitirme zamanımıza göre bize zorluk derecesi tavsiye ediliyor. Tavsiye edilen zorluk derecesini seçmek zorunda değilsiniz. Ben uzun süredir oyun oynamadığım için bir hayli paslanmışım. Testi bitirdiğim süreye göre bana “hardened” seviyesi tavsiye edildi. Ben de boynumu büküp bu tavsiyeyi kabul ettim ve oyuna başladım. Oyunda S.A.S. ekibinin bir üyesi olarak çeşitli yerlerde bize verilen görevleri başarı ile yerine getirmeye çalışacağız.
Yeni nesil oyunların en ünlülerinden Call of Duty serisinin üçüncü oyunu PlayStation 3’de yerini aldı. Call of Duty 3, Paris’in işgalden kurtulmasını sağlayan ve müttefik kuvvetlerini Berlin’e bir adım daha yaklaştıran Normandiya Çıkarması zamanını konu alıyor. Acımasız savaş atmosferi ve nefes kesen aksiyon, akıcı bir hikaye kurgusuyla tamamlanıyor. Oyuncu, Amerikan, İngiliz, Kanadalı ve Polonyalı olmak üzere dört farklı müttefik kuvvet askerinin rolüne giriyor. Call of Duty 3, yüksek çözünürlüklü mekan ve karakter grafikleri, ayrıntılı savaş alanları, detaylı karakter fizikleri ve oyuncu ekranıyla etkileşen mükemmel görsel efektleriyle oyuncuyu savaş atmosferine sokuyor.Pc oyuncularını büyük hayal kırıklığına uğratsada pc oyuncuları oyun consollarından oyunu bitirmişlerdir.
İlk oyun 2003 yılında hiç beklemediğimiz bir anda gelmiş ve bomba etkisi yaratmıştı. Yapımcı Infinity Ward, gayet tecrübeli elemanlardan oluşuyordu. Zaten kendilerini Medal of Honor gibi bir seriyle kanıtlamışlardı, ancak yaptıkları yeni oyun MOHAAı bile geride bırakmıştı. Call of Dutye dikkatimizi çeken ilk şey savaş atmosferinin bire bir olarak oyuna yansıtılmış olmasıydı. Başımızın üstüden geçen kurşunların çıkardığı sinir bozucu sesler, yanımızda teker teker düşen arkadaşlarımız ve biraz ilerimizde patlayan bombanın kulaklarımızda duyulan uğultusu. Bu kadar iyi ve sevilen bir oyuna elbette bir ek paket gelecekti ki, zaten kısa bir süre sonra COD ek paket; United Offensive geldi. İyileştirilen grafikler, yeni bölümler, sıcak ve kapsamlı çatışmaları ile büyük bir zevkle oynatmıştı kendini bize. Herkes serinin devamı gelecek mi diye birbirine sorarken, Activision ikinci oyunun yapımına başlandığı haberini verdi. Tabi buna en çok sevinenler serinin yakın takipçileriydi. Beklediğimiz an geldi, çok uzun sürmeyen bir bekleyişin ardından Call of Duty 2 piyasaya çıktı.
Call of Duty 2e ilk oyunda olduğu gibi ufak bir alıştırma bölümü ile başlıyoruz. Karşımıza konulmuş nesneleri vurup biraz ilerledikten sonra, el bombası almak üzere elimizi kasaya atıyoruz, ancak kasalardan el bombası yerine patatesler çıkıyor. Bizimle birlikte olan silah arkadaşlarımız da buna şaşırıyor ama komutanımız savaş zamanında tedbirli olup, boşa malzeme harcamamak gerekli diyor ve biz de diğer göreve geçiyoruz. Oyunda görevlerimizin yerini yine sol alt köşedeki pusulamızın yardımı ile buluyoruz. Görevler genellikle sıra tabanlı ilerliyor ancak, ana görev içinde aldığımız yan görevlerin hangisini ilk önce yapacağımız bize kalmış, bu da bir nevi serbestlik yaratmış oyunda. Call Of Duty 2e oyun boyunca bize diğer asker arkadaşlarımız eşlik ediyor, fakat aksiyonun başlaması için bizim hareket etmemiz gerekli, oyunda önceden hazırlanan sahnelerde bu kendini iyice belli ediyor. Örneğin bir bölümde yoğun ateş altında kalıyoruz, takım arkadaşlarımız dahil herkes bombalardan ve kurşunlardan korunmak için kafalarını deve kuşu misali toprağa sokmuş durumda. Tabi biz böyle boş durmuyor ve hemen ilerlemeye başlıyoruz, üzerimize isabet eden kurşunlarla biraz hasar alıyoruz, tam üstümüzdeki baskı iyice arttığı anda, bir tank tam yanımızda duran duvarı kırıp içeri dalıyor ve etrafı düşmanlardan temizleye başlıyor. Ancak yukarıda dediğim gibi; biz hiç ilerlemesek, o tankın geleceği ve bizimde oradan kurtulacağımız yok.
1941 ve 1945 zaman aralığını konu alan oyunda Rus, İngiliz ve Amerikan kuvvetleri ile Rusya, Mısır, Libya, Tunus ve Fransaa çarpışıyoruz. Oyundaki çatışmalar genellikle ağır geçiyor, bizden ya bir yeri savunmamız ya da bir bölgeyi ele geçirmemiz isteniyor ki, bunlarda çok basit görevler değil. Düşmanlarımız oldukça dinamik hareket ediyor, belirledikleri stratejiye göre dizilip savunma ya da duruma göre atağa geçebiliyor. Hatta sizin attığınız bombayı aynı hızla size geri fırlatabiliyor, bombayı geri atamayacağını anlayınca ise bulundukları yerden hızla uzaklaşabiliyorlar, tabi bu da onların yapay zeka bakımından yeterince iyi olduğunu gösteriyor. Düşmanlarımızın önlerinde bulunan her şeyi siper olarak kullanıp, bize hasar vermelerinde üstlerine yok. Hele ki ağır makineli tüfekleri ellerine aldıklarında demeyin keyiflerine! Sakın yanılmayın, yapay zeka sadece elinde silah olduğunda değil elinde silah olmadığında da çok iyi iş çıkarıyor. Düşman, tabancasının dipçiği ile iki üç darbede bizi gafil avlayabiliyor. Bu durumu özellikle yakın çatışmalarda görebilirsiniz.
Gerçektende şimdiye kadar oynadığım en zevkli FPS'lerden biri diyebilirim.
Mükemmel atmosferi bir o kadar mükemmel sesler ve grafiklerle desteklenince Call of Duty gibi bir oyun karşımıza çıkmış.
Düşmanın gözünün akına kadar görebildiğiniz bir modelleme sistemi kullanılmış. Ayrıca askerlerin etrafta yaptığı hareketler ve çevre koşullarına olan uyumları( yani önünde duvar olmasına rağmen askeriniz koşmaya devam etmiyor ve yoğun ateş altındayken sipere veya etraftaki herhangi birşeyin arkasına saklanabiliyor.